6 Şubat’ın hüzünlü yıldönümünde, gözlerimizi geçmişe çeviriyor ve yüreklerimizi derin bir sessizliğe büründürüyoruz. Bir yıl önce, şiddetli bir sarsıntı, toplumumuzun temellerini adeta yerinden oynatmış, birçok evi, hayatı ve umudu yıkıp geçmişti. Bu acının eşiğinde dururken, kaybedilen canları anmak ve hayatta kalanların yaralarını sarmaya devam etmek, hepimizin ortak sorumluluğu haline geliyor.
“6 Şubat 04:17 – Zaman Durdu, Yürekler Birlikte Attı: Depremi Unutmadık, Unutmayacağız”
Deprem, sadece binaları değil, insan ruhunu da sarsar. O gün kaybettiklerimizin yasıyla birlikte, hayatta kalanların hikayeleri de kalbimizde derin izler bıraktı. Felaketin izlerini silmek, zaman alacak ve sabır gerektirecek bir süreç. Ancak unutmamalıyız ki, bu süreçte en büyük gücümüz, birlik ve beraberlik içinde hareket etmekten geçer.
Bir yılda, yeniden inşa etme çabaları, yaraların sarılması, toplumsal dayanışma ve yardımlaşmanın en güzel örnekleri sergilendi. Ancak yas tutan kalpler için zamanın durduğu yerde, bir yıl, bir an gibi kısa ya da sonsuzluk kadar uzun olabilir. Bugün, depremde yitirdiklerimizi anıyor, kurtulanların ve kaybedenlerin yanında durarak, geleceğe daha sağlam adımlarla yürüme kararlılığını gösteriyoruz.
Elbette, böylesine bir felaketin ardından en önemli görevlerden biri de, dersler çıkarmak ve önlem almak. Depreme hazırlıklı olmak, sadece hükümet ve yerel yönetimlerin değil, her bireyin görevi. Eğitimler, bina denetimleri, acil durum planları ve toplumun her kesimini kapsayan hazırlık çalışmaları, gelecekteki olası felaketlerin etkilerini azaltabilir.
Bugün, 6 Şubat’ı sadece bir yas günü olarak değil, aynı zamanda toplum olarak daha güçlü, daha dayanıklı ve daha hazırlıklı olma yolunda atılan adımları hatırlama ve bu yolda ilerlemeye devam etme günü olarak da kabul etmeliyiz. Acılarımızı paylaşarak ve birbirimize destek olarak, geleceğe daha umutlu bakabiliriz.
Bir yanıt yazın